Bakan Fidan'dan uyarı: 'Nükleer savaş riski var, bu şaka değil'
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, nükleer savaş riskine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara'daki basın temsilcilerini kabul etti, gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Bakan Fidan "şaka değil" diyerek nükleer savaş uyarısında bulundu. Fidan, "Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur. Bu bir şaka değil. Oldukça sıkıntılı bir konu." ifadelerini kullandı.
Esad'la görüşmeye dair de açıklamalarda bulunan Fidan, "Cumhurbaşkanımızın bu konuda biliyorsunuz önemli bir teklifi oldu. Ancak Suriye tarafı, özellikle şu süreç içerisinde belli konuları çok fazla değerlendirmeye hazır ve açık gözükmüyor. Yani kendi muhalefetiyle görüşmeye bile açık değil. Ben bunları anlattığım zaman, ‘Türkiye, Esad'ın muhalefetle anlaşmasını ön şart koşuyor’ diyenler oluyor. Hayır, bu bir ön şart olarak değil. Ama benim sorunumu halletmesinin yolu pratikte bu türden bir şeyden geçiyor. Yani bana şöyle demesi çözüm değil: ‘Ya biz seninle anlaşalım, sen bana güven. Ben terörle mücadele edeceğim, sen de benim sınırlarımdan çık, gerisine karışma’. Çünkü bunun gerçeklikte hiçbir bir karşılığı yok. Benim elimdeki veriler şunu gösteriyor. Ben orada olmadığım zaman, orada yaşayan insanlar da mülteci olarak benim ülkeme gelecek. Şam rejiminin belli grupların üzerine gitmesi sadece daha fazla mülteci, daha fazla istikrarsızlık üretecek." dedi.
SAVAŞ RİSKİ VAR
Hakan Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ukrayna-Rusya savaşı da, Gazze'deki soykırım da devam ediyor. İsrail’in Lübnan’a da saldırmasıyla bölgedeki gerilim yeni bir boyuta taşındı. İran'la halen savaş riski var.
TRUMP YÜZDE YÜZ ŞUNU YAPAR DİYECEK VERİ YOK
Dört yıllık bir aradan sonra şimdi Trump’ın ikinci dönemini yaşayacağız. Trump bu kez, Kongre'nin iki kanadında da artık üstünlüğü ele geçirdi. Bu her zaman her lidere tek seçimde nasip olmaz. Trump'ın kazanmasıyla beraber şu anda gündemimizi meşgul eden birtakım jeopolitik krizlerin biraz daha netleşeceği söylenebilir. İyi veya kötü yönde olmasından bağımsız, belli konularda belirsizliğin kalkacağı algısı var. Bu konuda açıkçası, 'Yüzde yüz şunu yapar' dememizi mümkün kılacak fazla bir veri yok.
ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE GÖRECEĞİZ
Temelde iki husus var. Birincisi, eğer Kabineye bakarsanız, görülen emare, bu kadar İsrail yanlısı bir kabinenin Netanyahu'nun bütün yayılmacı emellerini destekleyeceği yönünde. İkincisi ise Trump’un 'Ben savaşları bitirmeye geliyorum, yeni savaş çıkarmaya değil' diyor olması. Bu sözünü esas alırsanız, buradan hareketle tam aksi yönde bir emareden söz etmek de mümkün. Şimdi bu iki farklı, iki tezat emeranin birbirini ne kadar dengeleyeceğini, bunun bölgeye nasıl yansıyacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Bölgede muhataplarımızla yaptığımız istişareler var. Onları da belki ilerleyen dönemlerde paylaşırız.
YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
Netice itibarıyla Rusya ve Çin’in şu anda Amerika'ya karşı daha farklı iş birlikleri arayışı içinde olmasını gerektirecek sebepleri bizzat Amerika üretiyor. Şimdi ABD bunu ne tür bir politikayla ya da hangi diplomatik adımla başarabilecek, onu göreceğiz. Bu adımların her biri bizi yakından ilgilendiriyor. Bunu çok yakından takip ediyoruz.
TRUMP'IN DÖRT BEŞ HAMLESİ OLABİLİR
Benim gördüğüm kadarıyla Trump’un dört beş hamlesi olabilir. Her bir hamlenin de kendine göre artıları eksileri var. Benim Trump'tan aldığım izlenim, belli konularda söylemi devam ettirip kritik konuları ilk başta biraz akışına bırakacağı yönünde. Çok fazla radikal karar almayabilir. Radikal karar alacağı belki de en önemli husus, kendi eviyle, yani Amerika'ya ilgili. Özellikle göçmenler meselesine dair yaptığı vaatleri yerine getirmek. Bu, hem iç siyasette hem de dış siyasette maliyeti en az olan husus. Burada başta Meksika olmak üzere bazı Latin Amerika ülkeleri ile daha yapısal bir iş birliğini kurması gerekiyor.
Trump icraatlarına bunlardan biriyle başlayabilir. Jeopolitik sorunlarda, biraz daha bekle gör politikasını veya öteleme politikasını tercih edebilir. Ukrayna-Rusya savaşına, ilk etapta biraz daha aktif eğilebilir. Bunları hep birlikte göreceğiz.
TRUMP'IN SURİYE POLİTİKASI
Suriye'de Trump’ın ne yapacağı konusunda şu an çok fazla emare yok. ABD, Suriye’de YPG/PKK ile işbirliği yaptığı sürece Türkiye ile ilgili stratejik sorun alanı tabii ki devam edecektir. Güvenlik ağırlıklı bir dış politika izleyen Amerika’nın, aslında Türkiye'yi en iyi anlayacak durumda olması lazım. Bize düşen hem diplomatik hamlelerimizle hem sahadaki duruşumuzla, bu konudaki tavrımızı net ortaya koymaktır. ABD, Trump döneminde Suriye'den çekilmeyi istedi, denedi. Fakat, o dönem Amerikan sistemi bunu dinlemedi, razı olmadı.
Yeni dönemde çeşitli alternatif senaryolar olabilir. Önemli olan tartışmaya devam etmek. Biz sahada terörle mücadele faaliyetlerimizde de, diplomasi masasındaki pozisyonumuzda da son derece netiz. Savunmaya ve ileri teklifler getirmeye devam etmemiz gerekiyor. Bölgede bizim kendi güvenliğimizi sağlamak için her türlü adımı atacağımızı, atmaya hazır olduğumuzu Amerika görüyor. Belli konularda kendilerinden bir tavır değişikliği beklediğimizi de görüyor.
AMERİKA SURİYE'DEN ÇEKİLECEK Mİ?
Aslında Suriye’de 800 asker tutmanın ABD’ye çok fazla katkısı yok. Tam tersine, o askerlerin bölgedeki varlığı Amerikan askeri operasyonlarına adeta engel teşkil ediyor. Zira özellikle İranlı milislere yönelik yapılacak her türlü bölgesel operasyonda, Irak'taki ve Suriye'deki Amerikan askerleri adeta rehin olarak kullanılıyor. Amerika İran’ı veya İranlı milisleri bir yerden vurduğu zaman, bölgedeki askerleri saldırılara hedef oluyor. Bu da tabii sürekli bir gerilim alanı oluşturuyor. Şimdi Cumhuriyetçiler iktidarı devraldıklarına göre, bunu hayata geçirmeleri için tabii ki bir imkan olabilir. Benim değerlendirmem bu yönde. Her zaman söylediğimiz gibi, bölgede DEAŞ'la mücadele etmek için Amerika’nın bir başka terör örgütü ile iş tutması yanlış. Buna gerek de yok. Ama Amerikalıların yanlışta ısrarları tabii ki ayrı bir konu."