Türkiye'nin kredi risk primi (CDS) revize edildi
Şubatta başlayan düşüş eğilimini sürdüren Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 300 baz puana geriledi. Analistler, gelişmekte olan ülke CDS'leri ortalaması ile Türkiye'nin CDS'i arasındaki makasın 132 baz puanla 12 Ocak'tan bu yana en düşük seviyeye indiğini belirtti.
Ekonomi yönetiminin "piyasa dostu" adımları Türk lirası (TL) varlıkları olumlu etkilemeye devam ederken, şubatta başlayan düşüş eğilimini sürdüren Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 300 baz puana geriledi.
Küresel bazda önemli merkez bankalarının faiz indirimlerine ne zaman başlayacağına yönelik beklentiler mayıs ve haziran aylarına taşınsa da TL varlıklara olan talep güçlü kalmaya devam ediyor.
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, rekor üzerine rekor kırarken, yabancı yatırım kuruluşlarının TL varlıklara ilişkin olumlu raporları da açıklanmaya devam ediyor.
Son dönemde Türkiye'nin yurt dışı borçlanma ihalelerine yönelik artan ilgi de borçlanma faizlerinin düşmesi ve vadelerinin uzamasını sağlayarak uygulanan ekonomi programına güveni artırdı ve yatırımcı ilgisinin oluşmasına katkı sağladı.
Geçen hafta 3 yerli kurumun borçlanma ihalelerine gelen talep de yabancı yatırımcının Türkiye'ye ilişkin olumlu algısı hakkında önemli bir sinyal verdi.
Söz konusu gelişmelerin etkisiyle Türkiye'nin CDS'indeki düşüş eğilimi hızlandı. Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi, 2 Şubat'taki 334 baz puan seviyesinden yaklaşık 34 baz puan gerileyerek 300 baz puana düştü.
Analistler, Türkiye'nin CDS'lerindeki gerilemenin ülkenin iç ve dış dinamikleri kaynaklı olduğunu vurgulayarak, gelişmekte olan ülke CDS'leri ortalaması ile Türkiye'nin CDS'i arasındaki makasın 132 baz puanla 12 Ocak'tan bu yana en düşük seviyeye indiğini ifade etti.
YURT İÇİ VE YURT DIŞI GELİŞMELER TÜRK VARLIKLARINA İLİŞKİN RİSK İŞTAHINI ARTIRIYOR
Son bir haftada Eximbank, Türkiye Varlık Fonu (TVF) ve Hazine'nin yurt dışı borçlanma ihalelerinde toplamda 4 milyar dolar dış kaynak temin edilirken, toplam talep de 23,8 milyar dolar oldu.
Buna göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 8 Şubat'ta 15 Mayıs 2034 vadeli 3 milyar dolar tutarında bir eurobond ihracı gerçekleştirildi. Söz konusu tahvilin kupon oranı yüzde 7,625, getirisi yüzde 7,875 seviyesinde oldu. İhraca yaklaşık 300 yatırımcı, toplam ihraç tutarının 3 katından fazla talep gösterdi. Eurobond ihracının ilk getiri beklentisi piyasaya yüzde 8,375 seviyesinde duyurulmuştu.
Gelen güçlü yatırımcı talebi karşısında gösterge getiride 50 baz puanlık aşağı yönlü revizyon yapıldı ve ihracın nihai getirisi yüzde 7,875 seviyesinde gerçekleşti.
İhracın, son yıllarda yapılan ihraçlarla kıyaslandığında ilk getiri beklentisinden aşağı yönlü yapılan revizyonun en yüksek seviyede gerçekleştiği ihraçlardan biri olduğu belirtilirken, yeni yapılan ihracın ABD Hazine tahvil getirisi ile arasındaki farkın (spread) 371 baz puan olduğu, bu farkın Şubat 2020'de gerçekleştirilen ve benzer vadedeki ABD Hazine tahvili üzerine 298 baz puan ödenen 5 yıl vadeli ihraçtan bu yana en düşük seviyedeki prim farkına işaret ettiği kaydedildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda (TCMB) yaşanan başkanlık değişimine karşın izlenecek politikalarda bir değişiklik olmayacağına yönelik mesajların net şekilde verilmesinin yatırımcı güvenini yansıttığını ifade eden analistler, TCMB'nin Enflasyon Raporu toplantısının da "başarılı" bulunduğunu kaydetti.
ABD Kongresi'nin Türkiye'nin 40 yeni ve 79 modernize edilmiş F-16 uçağı satın almasını onaylama kararının önemine işaret eden analistler, bunun gelecek dönemde ilişkilerin daha da olumlu anlamda gelişebileceği ihtimalini artırdığını söyledi.