7,7 milyar liralık devasa ceza!

Rekabet Kurumu, geçen yıl Rekabet Kanunu’nu ihlal eden firmalara 7,7 milyar TL idari para cezası verdi. Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, bunun ceza verip, defteri kapattıkları anlamına gelmediğini, devamının geleceğini söyledi.

7,7 milyar liralık devasa ceza!

Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, kırmızı etten çiğ süte kadar gıda sektöründe radarlarına takılan ihlaller ve cast ajanslarına yönelik yürüttükleri soruşturmaya ilişkin Dünya’nın sorularını cevaplandırdı.

Üreticilerin Ramazan ayında artan talebi bahane ederek kırmızı et fiyatlarında spekülatif hareketlerde bulunabildiğine değinen Küle, “Biz vatandaşımızın daha ucuza, daha kaliteli ürünlere ulaşabilmesinin güvencesiyiz. Sadece bu döneme özel değil; sadece kırmızı et de değil; her dönem gıda sektörünü konu alan birçok inceleme ve soruşturma gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz” açıklamasında bulundu.

“ADİL REKABETİ SAĞLAYACAĞIZ”

“Gıda deyince aklınıza gelen ne varsa biz oradayız” diyen Küle, çiftçinin girdilerinden, tedarik zincirine ve marketlere kadar her aşamanın radarlarında olduğunu vurguladı. Son yıllarda yaptıkları soruşturmaları örnekleriyle anlatan Başkan Birol Küle, “Zincir marketler, buğday unu, bakliyat, bebek maması, dondurma, atıştırmalık ürünler, içecek, yumurta, maya, süt ve süt ürünleri, bal, sirke, paketlenmiş ekmek, baharat, beyaz et, su gibi temel gıda ürünleri.

Geçen yıl toplamda 7,7 milyar TL idari para cezası verdik, kanunu ihlal eden firmalara. Ama bu ceza verip, defteri kapattığımız anlamına gelmiyor. Elimiz sürekli üzerlerinde. Çok yakında yeni soruşturmalarımızı da duyuruyor olacağız. Adil rekabeti tam olarak sağlayıncaya kadar, vatandaşın cebine uzanan elleri defedinceye kadar kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“KIRMIZI ETLE İLGİLİ ÇALIŞMAMIZ VAR”

Küle, kırmızı et sektörüne yönelik bir çalışma içerisinde oldukları bilgisini vererek, “Kırmızı et sektörünü çok yakından, dikkatle takip ediyoruz. Kırmızı et, uzun yıllardır Kurumumuzun incelemelerine konu olmuş bir sektör. Hatta 2011 yılında Türkiye Kırımızı Et Sektörü ve Rekabet Politikası Raporu adıyla bir inceleme raporu da yayımlandı. Son yıllarda da kırmızı et piyasasındaki fiyat artışlarıyla ilgili çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Son üç yılda sektörde çok kapsamlı üç önaraştırma ve bir soruşturma sonuçlandırdık ve sektöre ilişkin önemli tespitlerde bulunduk. Hâlihazırda da bir önaraştırma ve sektör incelememiz devam ediyor” dedi.

“ARKEOLOG TİTİZLİĞİYLE KAZIP İNCELİYORUZ”

Kırmızı et sektörünü yalnızca üreticiler tarafından yetiştirilen hayvanın, besici, tüccar gibi dağıtıcılar aracılığıyla kesimhanelere veya kasaplara satıldığı, buradan da ürünün perakendecilere veya tüketicilere pazarlandığı bir tedarik zincirinden ibaret görmediklerine işaret eden Birol Küle, şunları kaydetti: “Tarımsal gıda endüstrisinde et, etin ana girdilerini oluşturan canlı hayvan, yem ile süt ve süt ürünleri, ilaç ve perakende gibi endüstriler birbiriyle etkileşim halinde. Bu pazarların birindeki rekabet sorunu diğer pazarları da etkileyebiliyor ve kartopu etkisiyle bu sorunlar daha da büyüyebiliyor.

Biz tüm bu pazarları bir ekosistemin parçası olarak görüyoruz. Burada aksaklıkları gözden kaçırmamak adına salt bir pazara yönelip büyük resmi ihmal etmiyoruz. Sektörde üreticilerin emeklerinin karşılığını alarak üretimlerine devam etmelerini elzem. Üretici-tüketici zincirinde sürdürülebilir bir ekosistemin inşası ile dışarıya bağımlı olmadan ilerleyebileceğimizi biliyor ve buna inanıyoruz. Bunun için de bu ekosisteme bütüncül yaklaşıyor, sektörün her bir alanını bir arkeolog titizliğiyle kazıyor, inceliyoruz.”

“ÜRETİCİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ ÜZERİNDE DURUYORUZ”

Kırmızı et sektörü ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırladıklarını dile getiren Küle sözlerini şöyle sürdürdü: “Birçok tespit ve öneri içeriyor. Bunlardan bazılarını sizinle paylaşabilirim: Örneğin, Türkiye’deki canlı hayvan varlığının ve meraların her geçen yıl azaldığı, maliyet artışlarının besicilik faaliyetlerini zorlaştırdığı, Türkiye’de çok fazla sayıda örgüt/ kooperatif bulunmasına rağmen bu yapılanmaların daha etkin bir şekilde faaliyet göstermesi ve üreticilerin güçlü bir şekilde örgütlenmesi gerektiğini tespit ettik. Söz konusu örgütlenme sorunları nedeniyle arzın üretici örgütleri elinde yoğunlaştırılamadığı, üreticilerin tek başlarına pazarlık güçlerinin bulunmadığını gördük.

Kırmızı et, çiğ süt, süt ve yem sektörlerinin birbiriyle sıkı sıkıya bağlı olduğu, herhangi bir sektörde yaşanan olumsuz durumun diğer sektörlerde doğrudan etki doğurabildiği, sektördeki haksız ticari uygulamaların önlenmesi gerektiği, birçok durumda risklerin üreticilerce üstlenildiği ancak gelir dağılımından en küçük payı da çiftçilerimizin, üreticilerimizin aldığını değerlendirerek, üreticinin güçlendirilmesi gerektiği üzerinde durduk.

Sorunların üreticiler arasındaki yatay iş birliklerinin teşviki ve üreticilerin birlikte hareket edebilmelerine yönelik politikaların izlenmesi ile çözülebileceğini, ilgili sorunlara ilişkin olarak tarımsal piyasa gerçeklerini daha çok benimseyen, üreticilerin tarafı olduğu belirli davranışlara istisnalar getiren bir rekabet hukuku politikası benimsenebileceğini değerlendirdik.”

“ÇİĞ SÜTTE ALICI TEKELİNE GÖZ YUMMAYIZ”

Birol Küle, süt sektöründe yaptıkları yerinde incelemeleri hatırlatmamız üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu: “Geçtiğimiz haftalarda, toptan çiğ süt alımı ile iştigal eden ve süt ürünlerinin perakende satışını gerçekleştiren 40’dan fazla teşebbüste yerinde incelemeler gerçekleştirdik.

Süt alım pazarında faaliyet gösteren teşebbüslerin üreticilere teklif ettikleri süt alım fiyatlarını ortaklaşa belirledikleri, süt alım fiyatlarına yönelik bilgileri birbirleriyle değiştikleri, alım yapacakları bölgeleri veya müşterileri paylaştıklarına ilişkin bazı deliller elde ettik. Bizim en hassas olduğumuz konuların başında teşebbüslerin aralarında anlaşarak fiyatları artırması, birbirlerinden bağımsız şekilde rekabet etmek yerine fiyat veya fiyat benzeri konularda anlaşmaları gelir.

Çiğ süt alıcılarının da aralarında anlaşarak üreticiler karşısında alıcı tekeli oluşturmalarına göz yummayız. Nitekim bu ve benzeri uygulamalar nedeniyle süt fiyatlarının baskılanması sonucunda masraflarını karşılayamayan süt üreticileri anaç hayvanlarını keserek pazardan çıkabiliyor. Anaç hayvanların kesilerek pazardan çıkılması da orta ve uzun vadede arzın daralmasına yol açarak kırımızı et fiyatlarının artmasına sebep oluyor. Yukarıda da ifade ettim, tüm bu sektörler birbirleriyle iç içe.

Kırmızı et fiyatlarındaki son dönemdeki artışların arkasında bu ve benzeri uygulamaların olup olmadığı, araştırdığımız konular arasında yer almaktadır. Bu incelemede ayrıca süt satış pazarını da inceleniyoruz. Nitekim bu pazara yönelik de bazı rekabetçi endişelerimiz var. Özellikle süt ve süt ürünlerinin fiyatlarının rakipler arasında birlikte belirlenip belirlenmediği, rekabete hassas bilgilerin rakipler arasında paylaşılıp paylaşılmadığının da üzerinde duruyoruz.”

“CAST AJANSLARIYLA İLGİLİ 21 TEŞEBBÜSÜ SORUŞTURUYORUZ”

Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, son dönemde medyanın gündemini oldukça meşgul eden cast ajansları ile ilgili yürütülen soruşturma hakkında da önemli değerlendirmeler yaptı. Küle, “Kamuoyunda çok konuşulan konulardan bir tanesi ve maalesef bu konu hakkında çok sayıda spekülatif haber de çıktı.

Esasen bu soruşturmamız medya ve eğlence sektörü diyebileceğimiz alanda yürüttüğümüz 4 incelemeden bir tanesi. Bu incelemeler; birbirleriyle içe içe geçmiş alanları kapsıyor. Bunlardan ilki sinema gösterimi ve dağıtımı, ikincisi sinema ve dizi yapımı ile bu yapımların yurt dışı dağıtımı ve YouTube gösterimleri, üçüncüsü abonelik temelli isteğe bağlı video platformlarıve dördüncüsü ise cast direktörlüğü ve cast ajanslığı/menajerliği.

Biz saydığım bu 4 inceleme ile sektördeki bütünleşik ve iç içe geçmiş yapıların tamamındaki rekabetçi endişe ve sorunlar mercek altına almayı amaçlıyoruz. Cast direktörlüğü ve cast ajanslığı/menajerliği konusuna geri dönersek. Burada 21 teşebbüs hakkında yürütülen bir soruşturma var. İddialar söz konusu ajansların komisyon oranlarını ve birtakım satış koşullarını belirlemek ve bazı yapımcıları boykot ederek piyasanın dışına çıkarma ile ilgili. Buna ek olarak cast direktörlüğü ve ajans işini birlikte yapan bazı teşebbüsler var.

Bu dikey bütünleşik yapıların sektörde yol açtığı bir takım rekabet karşıtı endişeler mevcut. Şu anda arkadaşlarımız çok geniş bir kapsamda paydaşlardan bilgi ve belge talep ettiler. Gerekirse bir takım davranışsal ya da yapısal tedbirler ile sektörün daha nasıl rekabetçi olabileceği üzerinde bir çalışmayı çok detaylı bir şekilde yürüttüğümüzü tüm kamuoyu ile paylaşmak isterim” diye konuştu.

“DENETİMLERİMİZ HIZ KESMEDEN SÜRECEK”

Birol Küle, piyasa aktörlerine yönelik şu mesajları verdi: “Öncelikle firmalar başta alım ve satım fiyatları olmak üzere tüm ticari stratejilerini rakipleriyle koordinasyon içerisinde belirlemekten kesinlikle kaçınmalıdır. Sektör paydaşları da artık anlamışlardır ki, denetimlerimiz hız kesmeden, aralıksız devam edecektir. Özellikle halkın temel gıda ürünlerine uygun fiyatlarla erişimine engel olanlara; rekabete aykırı uygulamalar ile vatandaşımızın cebine uzanarak haksız kazanç elde etmeye çalışanlara kanunumuzun bize tanıdığı sınırlar içerisinde en ağır cezaları vereceğimizin bilinmesini isterim.”

“YAŞ SEBZE VE MEYVE RAPORLARINI TAMAMLADIK”

Birol Küle, kurum olarak adil ticaret ortamında gerçekleşen maliyet esaslı fiyat artışlarıyla ilgilenmediklerini dile getirdi. Küle, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Firmaların rakipleriyle açık ya da gizli, danışıklı olarak ortak hareket ettikleri ve fiyatları hep yukarıda eşitledikleri durumlarla ilgileniyoruz. Bunun dışında tabi ki rekabetle ilgili olmayan, sektörün yapısından kaynaklı bazı aksaklıklar da fiyatların hareketliliğine sebep olabilir”