İştah kabarttı: 1 milyar dolarlık potansiyel var

Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger, “ABD pazarında bizim için çok rahat 1 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu söyleyebiliriz." dedi. Özger, öncelikle ABD'nin farklılıklarına uygun üretim yapılması gerektiğini kaydetti.

İştah kabarttı: 1 milyar dolarlık potansiyel var

Mutfak ekipmanları alanında 125 yıllık tarihi ile dünyanın en köklü ve en büyük fuarlarından olan Inspired Home Show, 2-4 Mart tarihleri arasında Şikago'da düzenlendi. 38 ülkeden 1600 katılımcı ile kapılarını açan fuara 120’nin üzerinde ülkeden ziyaretçi gelirken, Türkiye, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birliği (İMMİB) öncülüğünde 17 firma ile milli katılım organizasyonu gerçekleştirdi. Milli katılımın haricinde 7 firma da fuara bireysel olarak katıldı.

Türkiye olarak bu fuara 19'uncu kez katıldıklarını belirten İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkan Yardımcısı ve Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Talha Özger, bu sene de tencereden tavaya, plastik mutfak eşyalarından cam mutfak eşyalarına, ev ve mutfak eşyaları sektöründeki tüm ürünleri kapsayan bir katılım gerçekleştirdiklerini belirtti.

AMERİKA’YA ÖZGÜ ÜRETİM GEREKİYOR

Amerika pazarının diğer pazarlardan bazı önemli farkları olduğuna dikkat çeken Özger, öncelikle buraya uygun üretim yapmak gerektiğini kaydetti. ABD'deki sertifikaların ve bazı standartların farklı olduğunu ifade eden Özger, "Buranın litresi, ölçüsü, santimi, her şeyi farklı ve buraya özgün ürünler yapmak gerekiyor. ABD pazarında başarılı olabilmek için öncelikle sabırlı olmamız ve orta ve uzun vadeli projeler geliştirmemiz lazım. Firmaların Amerika'ya karşı farklı bir enerji ortaya koyması gerekiyor. Biz ev ve mutfak eşyaları sektörü olarak bu pazarda kalıcı olmak istiyoruz ve bunun için de düzenli fuar katılımları gerçekleştiriyoruz. işra süreklilik çok önemli. Inspired Home Show'da üreticilerimiz Meksika'dan Brezilya'ya kadar geniş bir coğrafyadan alıcılarla buluştu. Ama sabırlı olmak ve burada kurulan ilişkileri devam ettirebilmek çok kritik. Böyle fuarlara sadece bir kere katılıp bir şey beklemek yanlış olur." dedi.

1 MİLYAR DOLARLIK POTANSİYEL

Ev ve mutfak eşyaları sektörünün toplam ihracatının sadece yüzde 2'sini, yani 100 milyon dolarlık bölümünü ABD'ye yaptığını ve dolayısıyla pazarın büyük bir potansiyel vaat ettiğini kaydeden Özger, "ABD ile Türkiye arasındaki ticaret hedefleri doğrultusunda bakarsak bizim için çok rahat 1 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu söyleyebiliriz. Ancak buradaki en önemli sıkıntı finansman ve ABD'ye özgü üretim yapabilmek. Standartlardaki farklılıklardan dolayı üretim bantlarımızı da revize etmemiz gerekiyor. Bu nedenle ABD için uzun soluklu bir yol haritası çizmek lazım. Sadece İhracatçılar Birliği şapkası altında değil, ABD ile 100 milyar dolar ihracat hedefine giden yolda ülke olarak bir ihracat politikamızın olması lazım." diye konuştu.

‘SADECE ETNİK MARKETLER YETMEZ, ÇOK YAYGIN OLMALIYIZ’

Farklı ihracatçı birliklerinin fuarlarda iş birliği yapıp Türk ürünleri algısını yukarı çekebileceğine de işaret eden Özger, şöyle devam etti:

"Mesela hububat ihracatçıları makarna veya bulgur tanıtım günleri yaptığında, orada yine tenceresinden saklama kabına Türk mutfak ürünleri markalarını kullanmalılar, bir sinerji oluşturmalıyız. Buradaki etkinlikler youtuber'lar ve influencer'lar vasıtasıyla dünyaya açıldığında herkes oradaki Türk markalarını da görmeli. Tabi iş burada sadece görme ile bitmiyor, aynı zamanda bu ürünleri kendi pazarlarında kolaylıkla bulabilmeliler. O videoları izleyeneler ürünleri gördüğünde en yakınındaki marketten satın alabilmeli. Biz etnik marketlerde veya Orta Doğulu toptancıların olduğu yerlerde güçlü bir şekilde bulunsak da asıl olarak o en yaygın global marketlerde de olmalıyız. Onun altyapısını kurgulamak ve ortak hareket etmek gerekiyor. Bizim boşa atacak kurşunumuz yok."

Büyük zincirlere bir Türk markası olarak girebilmenin önemini vurgulayan Özger, bunun için de ülke algısının çok kritik olduğunu kaydetti. Özger, markalar ne yaparsa yapsın gidebileceği yerin ülke algısı ile sınırlı olduğunu ve dolayısıyla öncelikle ülke algısının yukarıya çekilmesi gerektiğini vurguladı.

DÜNYADA TİCARET DEĞİŞİYOR, FARKLI ENSTRÜMANLAR GEREKİYOR

Dünyada artık ticaret şekillerinin değiştiğini ve alışılagelmiş şekilde bir anlayışın başarı getirmeyeceğini ifade eden Özger, şöyle devam etti:

"Mesela ben bir fuara geldim ve burada 10 konteyner mal satacağım gibi bir dünya yok, öyle bir dünya geçmişte kaldı. Onun meyvelerini babalarımız, amcalarımız, dedelerimiz yedi. Son dönemde e-ihracat ve e-ticaret çok gündemde, bunların zaten olması lazım ama bizlerin farklı enstrümanları kullanması gerekiyor. Belli başlı coğrafyalarda depo ise depo, markalaşma ise markalaşma. Bu markalaşmanın altında da çok şeyi açabilirsiniz aslında. Sadece televizyona reklam vereyim, influencer getireyim, youtuber getireyim olayının çok ötesinde düşünmemiz lazım. Bir yerde orta ve uzun vadede kalıcı olmak istiyorsanız, ürününüz kesinlikle bulunabilir ve kolaylıkla ulaşılabilir olmalı. Markalaşmanın en önemli yerlerinden birisi burası. Yoksa istediğiniz kadar reklam verin. Ulaşılamadıktan sonra bir anlamı kalmıyor."

Dünyada ticaretin yavaşladığı bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Özger, böylesi dönemlerde yakın pazarlarla ticaretin öneminin arttığını kaydetti. Türkiye'nin ihracatta uzak pazarlar stratejisini koruması gerektiğini ancak kısa vadede biraz daha yakın pazarlara odaklanılabileceğini belirten Özger, "Yakın pazarlarda ticaret daha hızlı oluyor, para daha kolay dönüyor. Bu nedenle Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu gibi pazarların önemi artıyor. Uzak ülkeler stratejisi devam edecek ama zaten lojistik ve finansman zorlukları nedeniyle her firma bunu yapamayacak. Bu nedenle kısa vadede yakın pazarları gözden uzak tutmamakta yarar var." diye konuştu.